TÜYAP - 34. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı

Herkese merhaba, bildiğiniz üzere geçtiğimiz hafta İstanbul Kitap Fuarı vardı. 7-15 Kasım arası süren bu fuara birbirinden önemli yazarlar, bir sürü yayınevi katıldı. Artık ben de bir ayağı İstanbul'da olan biri olarak bu fuara gitmezsem olmazdı :) Ben de fuar günümü biraz geç de olsa sizinle paylaşmak istedim.
 


 Öncelikle fuardan aldıklarıma genel olarak bakalım :) Aslında 'kitap almama gerek yok bu fuarda' diyerek çıkmıştım yola. Çünkü son zamanlarda aldığım yeterince kitabım vardı ve Güz Okuma Şenliği'ne onları yetiştirmeye çalışırken bir yandan yeni kitapları doldurmayayım diye düşünüyordum. Ama fuara gidince öyle olmadı ve bu gördüklerinizin hepsi benimle beraber yurda geldiler :)


En baştan başlamak gerekirse; sabah 8 buçuğu geçerken üç arkadaş çıktık yola. Malum, Maslak' tan gideceğiz, yol uzun. Ayrıca bu fuarı bizim için çok anlamlı hale getiren bir yazarı görmeye gidiyoruz: Ahmet Şerif İzgören. Şerif İzgören, son 1-2 yılda tanıyıp hayran olduğum yazarlardan birisidir benim için. Özellikle geçtiğimiz yılki sınav dönemimde kitaplarıyla bana bir rehber olduğunu, önüme ışık tuttuğunu söylesem yanlış olmaz. Elimden geldiğince, tanıdıklarıma tavsiye ederim kitaplarını.






Yakında Pazartesi Tavsiyeleri'nde de daha ayrıntılı bahsetmek istiyorum ( biliyorum; devamı gelemeyen, ilk yazıda biten bir seri oldu ama umarım yakın zamanda düzenli bir hale getireceğim o yazı dizisini ). Kısacası, bu fuara geleceğini öğrenince nasıl sevindim anlatamam :) Dolayısıyla programımızı onun söyleşisi ve imzası üzerinden planladık. Saat 10 buçuğu geçerken fuardaydık.


Fuara girer girmez de ilk işimiz  (tanıtım broşürünü alıp, iyice evirip çevirip inceledikten sonra:)) Elma Yayınevi'ne gidip imza saatini, salonunu öğrenmek oldu. Daha sonra hızlıca imza almayı planladığımız diğer yazarların kitaplarına gittik. Ben önce Can Yayınları'nın standına gidip Yekta Kopan'ın kitaplarını inceledim. Sonra Kapı Yayınları'na gidip İskender Pala'nın kitaplarına baktık. Daha fuara yeni girdiğimiz için ve bu yazarların imza saatleri daha ileride olduğu için bir nevi ön keşifti bizimkisi :)

 Evet, en sevdiğim bölümlerden biri: On8 Yayınevi' nin standını ziyaretimiz :) On8'in özellikle son zamanlarda gittikçe dikkatimi çeken, beğendiğim bir yayınevi olduğunu söyleyebilirim. Daha önce Yürüyen Kentler' i bu yayınevimizden okumuştum. Buradan yorumuma ulaşabileceğiniz gibi tekrar belirtmek isterim ki çevirisinin kaliteli olması ve kapak tasarımları çok hoşuma gitmişti. Bu sefer gidişimde 3 farklı kitap aldım, ayrıca yazarlarımızdan da imza aldım. Okur okumaz bu kitapların da yorumlarını paylaşmak istiyorum :)









 Ardından koşarak söyleşinin olduğu salona gittik çünkü Şerif İzgören'in söyleşisi 12'deydi ve çok az kalmıştı :) Şerif İzgören'i ilk defa görmüş oldum. Tam tahmin ettiğim gibi birisi :) Söyleşi gerçekten çok keyifliydi ve çabucak bitiverdi. Bittiği için üzelmeye fırsat bulamadan imza salonuna koştuk hemen, ama çoktan sıra oluşmuştu orada. Yaklaşık bir saatlik beklemenin sonunda Şerif İzgören'den imza da alabildim ve birebir konuşma fırsatım oldu. Sanırım fuarın en güzel kısmı buydu :)

İmza bittikten sonra Can Yayınları'na döndüm ve Yekta Kopan'ın 'Bir de baktım yoksun' adlı kitabını aldım. Kuzenim uzun zamandır tavsiye ediyordu Yekta Kopan okumamı; ben de imzasına denk gelmişken artık denemeliyim diye düşündüm ve aldım kitabı.
 

 

Son olarak İskender Pala'nın da 'Od' kitabını aldım ve imza sırasına gireceği için arkadaşıma verdim. İşte ancak bu andan sonra gerçek anlamda fuarı gezmeye başladım diyebilirim :)

Parodi Yayınları'ndan bir şey almadan geçmek de olmazdı :)
Ayrıca merakla belediğim 'Çürük ve Harabe' nin ikinci kitabı ne zaman çıkacak diye de sordum. Yakın bir zamanda çıkacağını söylediler umarım en kısa zamanda ikinci kitabı raflarda görebiliriz, gerçekten büyük bir heyecanla bekliyoruz!

Aynı şekilde Artemis Yayınevi'ne 'BZRK' serisine devam edilip edilmeyeceğini sordum, beni sevinçten havalara uçuran bir haberle 2-3 aya çıkacağını söylediler!! Umarım seriye devam edilir çünkü yaklaşık 2 yıldır devamını bekliyorum.. :)

 Son olarak da başından ayrılmakta zorlandığım standa gelelim: İthaki. Ben basımı bitti, hiç bir yerde bulamıyorum diye yazdıktan bir hafta sonra yepyeni basımla karşılaşmış olmam nasıl bir tesadüftür! :) Henüz yeni okumuş olmama rağmen 'Amerikan Tanrıları' nın yeni basımını tekrardan itinayla inceledim. Ben çok beğendim:) Zaten bu aralar fazlaca Neil Gaiman'la ilgilendiğim için standın onun kitaplarıyla dolu olması beni o kadar mutlu etti ki!.. Ama aldıklarıma bakınca bir tane bile Neil Gaiman göremiyorsunuz; haklısınız. Aslında son ana kadar almaya niyetim vardı, ama sonra daha yeni iki kitap gördüm.Yeni derken, yeni basım anlamında...

 Benim fuarlarda en çok sevdiğim şeylerden biri de o anda  gördüğüm bir kitabı direkt almak... Çünkü normalde bir kitabı almadan önce kılı kırk yararım; okumadığım yorum, inceleme kalmaz, iyice incelemeden asla elim gitmez kitaba. Bu nedenle okuduklarımdan çok daha fazla kitap hakkında bilgim oluyor (arkadaşlarım  bile okumadığım bir kitabı tavsiye etmeme alıştı artık ) :) Herneyse, fuarlarda ise tam tersi bunu kırmaya çalışıyorum; o anda ilk defa görüp incelediğim bir kitabı hakkında (arka kapak yazısı dışında) hiçbir şey bilmeden almak beni çok mutlu ediyor. Hiç haberim olmayan bir dünyaya dalmış oluyorum. Dolayısıyla Neil Gaiman'ın almak istediğim kitaplarını yeterince inceledim; başka bir zaman da rahatlıkla alabilirim ama bu kitapları fuarda keşfettiğim için bana daha özel hissettirdiler ve bunları almaya karar verdim :))

İşte böyle, en son arkadaşlarımın 'hadi çıkıştayız gel artık' diye telefon etmeleriyle ayrılmak zorunda kaldım fuardan. Bana kalsa daha kaç saat gezerdim :) akşam 6:30 - 7:00 gibi çıkmış olduk fuardan. Çok çok çok güzel, eğlenceli, güzel haberli, muhteşem bir fuar deneyimiydi benim için. Sıra biricik İzmir'imdeki kitap fuarında.. Bu kitaplarımı da okudukça sizlerle paylaşacağım. Eğer ilk olarak yorumunu merak ettiğiniz biri varsa onunla başlayabilirim :) Sağlıcakla kalın!