Saramago, Le Guin, Shantaram ve daha birçok yazar hakkında geç kalınmış bir yazı

Bir kez daha, yılın son gününden (büyük ihtimalle siz okurken yeni yılın ilk günlerine) merhaba!! Biliyorum, konu derin, ayrılık çok uzun sürdü, yazılacak çok şey var ve bilmiyorum, devamı gelir mi, sürekli olur mu, özlendim mi buralarda. Ama önemli bir şeyi fark ettim ki ilk başladığım günden bu yana blogum ve bu blog dünyası hep yüzümü güldürmüş, bana umut olmuş, heyecanlandırmış beni yeni yeni adımlar atmam için. İşte bu nedenle (ve çok çok teşekkür ettiğim gelen son yorumumla beraber) bir yazı bırakmaya karar verdim sizlere...

Yeni yılla ilgili söylenebilecek çok şey var elbet, ama ben şu an bu konuyu açıp kendimden bahsetmek istemiyorum, tekrar tekrar dönüp vardığım liman olan kitaplardan bahsetmek istiyorum. Birkaç kitap bırakmak istiyorum geceye.

 Aklıma sürekli yeni fikirler takılıyor bu arada, yazılara ve şiirlere dair, yedinci sanata dair, -elbette- müziğe dair.. Bir de yeni yeni mekanlara, kafelere, kültür-sanat etkinliklerine dair. Kısacası herkesin hakkında kolayca bir şeyler söylediğini bildiğimiz konular da diyebiliriz tabi. Bakalım, fikirler daha özgün hale gelirse eğer, belki bu yeni yıl yeni başlangıçlara da ev sahipliği yapabilir :)

Neyse, kitaplara dönüyorum:

Uzun zamandır bloga yazamıyor oluşumun en önemli nedeni, kitap seçimlerimin ciddi anlamda farklı bir alana kayması aslında. Şöyle ki, mesleki yönelimimi keşfedebilmek, farklı alanlara dair bilgi açığımı ve merakımı giderebilmek için okuduğum diğer kitaplar nedeniyle kurgu kitaplarından -roman ve hikayelerden- uzun süredir uzak kaldım. Hiç okumadım değil tabi, eski yazılarımdan bildiğiniz üzere aynı anda birden fazla kitap okuma sanatında(!) biraz fazla ileri gitmiş bir insanım :) Dolayısıyla diğer kitaplarla aynı süreçte okuduğum romanlar da uzun süre boyunca elimde sürünmekten öteye gidemediler, gerekli hassasiyeti gösteremeden okuyup bitirdiğim kitaplara dair de ben bir şeyler yazmak istemedim haliyle.

Şimdi öncelikle, bütün bu 'diğer kitaplar' adıyla anlatmaya çalıştığım -anlatamadığım- kısımdan biraz daha detaylı bahsedeyim: Hangi başlıkta geçtiklerine emin olamadığım için ve genelleme yapmak istediğim için kısaca kurgu-dışı kitaplar diyeceğim. Yani toplumsal gelişim, mimarlık, ekoloji, ekonomi ve bunlar üzerine çeşitli eleştiri kitapları. Okuduğum kitapların adını buraya eklemek istiyorum, belki bir gün hakkında konuşacak kadar kendimi geliştirir ve bu tarz kitapların da eleştirisini paylaşabilirim sizlerle, ayrıca aralarında duyduğunuz ve okuduğunuz varsa düşüncelerini paylaşmanızı çok isterim.

Liste şöyle;

Görünmez Kentler- Italo Calvino

Ekoköyler- Jonathan Dawson

Ekolojik Bir Topluma Doğru- Murray Bookchin

Tenin Gözleri- Juhani Pallasmaa

Beyaz Zambaklar Ülkesinde- Grigoriy Petrov (umarım bunu herkes okumuştur, okumadıysanız kesin okuyun!!)

Dünya Adil Değil- Oscar Niemeyer

 
ve hala bitirilmeyi bekleyenler; (evet aynı anda çok fazla kitabı peşimden sürüklüyorum, farkındayım)
Eşitsiz Gelişim- Neil Smith
Ulusların Düşüşü- Daron Acemoğlu - James A. Robinson
Kubbeyi Yere Koymamak- Turgut Cansever
Mimarın Soluğu- İhsan Bilgin



Tekrar belirtmek istiyorum, bunlar hepsine bir anda başlayıp eleme usulü bitirdiğim kitaplar değil elbet, bloga yazamadığım bu uzuuun zaman diliminden -hatta bir tık daha öncesinden- başlayıp elimden geçmiş olan kitaplar. Sadece ismen bile olsa bu kitaplardan bahsetmek istedim, çünkü hepsi bir şekilde beni etkilemeyi başardı. Umarım bir gün daha ayrıntılı yazılar da gelebilir bu listeye dair.

Sıra geldi asıl kısma, bir şekilde bahsetmeliyim dedirten ve bloguma geri döndüren birkaç kitap..

Her Yerden Çok Uzakta - Ursula K. Le Guin
Bu benim ilk tanışmam yazarla. Biliyorum biraz geç kalınmış ve 'alışık olunmayan bir kitap'lı tanışma gibi görünüyor. Diğer bilinen kitaplarından biriyle başlayıp yarıda kalması korkusundan dolayı şimdiye kadar hiç başlayamamıştım Le Guin'e (bkz. Malafrena). Daha sonra bir şekilde yollarımız bu kitapla kesişti ve kısacık bir öykü oluşu beni cesaretlendirdi. Öyleki, kitapçı kitapçı dolaştığımı hatırlıyorum sırf kitabı hemen o anda bulup okuyabilmek için. Kitabım şu an yanımda olsaydı alıntılarda doldururdum yazımın devamını, eminim :) (yazar burada erasmusta olduğu için tüm kitaplarından uzun bir süre ayrı kaldığını üzülerek belirtmek istiyor). Konusu için bence tek bir kitap açıklaması yazısı (şu her kitap satan sitede kitabın yanına yazdıkları) yeter bile, bu nedenle konusunu bir de ben açıklayıp yazıyı uzatmak istemiyorum. Sadece şu kadarını söyleyebilirim; o kadar güzel fikirler -alıntılar,cümleler- ile dolu ki, bitirdikten sonra bile tekrar tekrar raftan indirip sayfalarına kısa bir bakış atıp birkaçını okumak düzenli bir rutine dönüşmüştü bende. Kısacası yüksek puanlı beş yıldızlı tavsiye!!



Kopyalanmış Adam - Jose Saramago
Ah Saramago! Büyük ihtimalle bu blogda hak ettiği kadar adını geçiremedim, ama yakın arkadaşlarım iyi bilir ne kadar sevdiğimi. Ne zaman kurgu dünyasından elimi eteğimi çeksem, kendi zevkime uygun kitap bulamadığım bunalımına girsem bir Saramago okurum, sanki benim joker yazarım gibi :) Haliyle az biraz kitabı kalmıştı okumadığım ve bu kitap da onlardan biriydi, özenle kenarda beklettiğim 'Kopyalanmış Adam'. Aslında tam olarak da daha yeni bitirdiğim için kitabı geldi bu yazma isteği, bloga dönüş heyecanı... Bir kez daha "İşte Saramago!" dedim. Aslında, bu kitaba -ve belki de yazarın bahsedemediğim diğer kitaplarına dair- daha ayrıntılı bir yazı yazmak istiyorum, bu nedenle yorumlarımı sonraya saklayacağım, ama bence konuyu anladınız, bu yazıda kötü kitap yok :D





Shantaram - Gregory David Roberts
Yıllardır -abartısız yıllardır, hatta sanırım ilk yazılı okunacak kitaplar listemi oluşturduğumdan beri- listemde usul usul okunmayı bekleyen bir kitap. Yine sanırım farklı bir şeyler keşfetme ihtiyacıyla bakınırken artık okunmalı dedim, alıverdim kitabı (Tabi kitaplığımda da neredeyse raf ömrü dolana kadar beklediğini üzülerek itiraf edeyim) ve yaz tatilim boyunca -ve hatta sonrasında da uzun bir süre- okudum. Bu sefer yalnızca elimde süründüğü için ya da aynı anda okuduğum kitaplar yüzünden değildi, aynı zamanda azımsanmayacak bir sayfa sayısına sahip olduğu ve bir o kadar azımsanmayacak felsefi yorumla dolu olduğu içindi. Sonuç; o kadar beğendim ki bir koşu ikinci kitabını aldım ve ilki kadar olmasa da hala azımsanmayacak kalınlığa sahip ikinci kitabımızı sindire sindire okumaktayım. Yazının gidişatından anlamışsınızdır, kesinlikle ayrı bir blog yazısını ve alıntılarla desteklenen bir incelemeyi hak ediyor ve umarım bir gün sizlerle bu yazıyı da paylaşacağım. Şimdilik, herkesin o kadar beğendiği bir kitap olmadığını ama benim en içten tavsiyelerimden biri olduğunu belirtmek isterim.




Sonuç ve Kapanış
Yine kendimi tutamayıp bir sürü şey yazdım ve yine kendimi tutamayıp yeni sözler verdim. Ama sanırım bloglarımız tam olarak böyle bir şey, özlediğimiz ve kavuştuğumuzda konuşacak ne çok şeyimiz varmış dediğimiz dostlarımız gibi... ve sonrasında verilen 'arayı açmayalım, iletişimde kalalım' sözleri gibi. Umutsuz bir tablo çizmek istemem tabi, dünyada okunacak kitap var oldukça en azından hala konuşacak konumuz var gibi görünüyor!
Dilerim yeni yılımız kitaplarla -ve çikolatalarla, çikolata önemli bir detay- dolu geçsin. Sevdiklerimizle, muhabbetle dolu olsun ve hep güzel şeyler hakkında konuşalım. Bir sonraki kitapta görüşmek üzere,

Ş.