Hayata Dair Sorular

Kaçımız ne kadar, nereye kadar sorguluyor bunu bilmiyorum,
ama şu bir gerçek ki; gerçeği öğrenmenin acısındansa basitliği, görmemeyi
seçiyoruz. Aslında şuracıkta, tam önümüzde… Uzatsak dokunacak elimiz. Gerçeğe
bu kadar yakınken bir bu kadar da uzak olmanın anlamı ne?
Çok fazla soru soruyorum, çünkü cevaplardan fazla soruların
olması gereken bir konu bu. Ne kadar sorguladığın ve ne kadar kabullendiğinle
alakalı aslında biraz… Mesela her şey yolundayken, mesela mutlu olduğun anlarda
bile bi boşluk, bir an nereye gidiyor bu hayat demiyor musun? Soruların var,
farkındasın ama cevap alamayacağından o kadar eminsin ki reddediyorsun sormayı.
Çünkü görmezden gelmek kolay, görmezden gelmek basit ve düz; kafa karıştırıcı
değil. Herkes bu yoldan geçmiş, böyle yaşamış, böyle ölmüş işte; sende böyle
geç, böyle yaşa, böyle öl diyorlar. Cidden ‘böyle’ olmasına izin mi vereceksin?
O zaman sen neredesin? Başkasının çizdiği yolu yürüdüğüne göre ‘sen’ olmanın
anlamı ne?
Sorular fazla, cevaplar sorulardan da fazla. Kimisi güç
diyor, kimi enerji; kimi din diyor, kimi her şeyi reddediyor. Ben sana burada
kendi cevabımı da verebilirim, ama yol gösterirken seni de kapıp götürebilirim.
Dolayısıyla benim doğrum bana, senin ki sana. Herkes kendi doğrusunu bulmalı.
Umarım ortak doğruda birleşiriz. Ben ancak sana soruları gösterebilirim.
Sorgulaman gerekenleri. Ot gibi yaşama. ‘Etrafa gram katkın olsun.'(1). Hiçbir şey
bulamadıysan, hiçbir yol doğru gelmiyorsa en azından kalk bir ağaç dik. Kimseye
zararın olmaz. Bakarsın o ağaç gün gelir sana duacı olur. Hiçbir şey
yapamamışsan bile, boşuna yaşamamış olursun böylece.

Görsel kaynak: https://unsplash.com/photos/oMpAz-DN-9I
https://unsplash.com/photos/CND1MBxLA6M
(1) Ahmet Şerif İzgören - Süpermen Türk Olsaydı Pelerinini Annesi Bağlardı (sf:14)
Çok güzel bir yazı olmuş canım arkadaşım. Aslında herkesin hayatta en az bir kere sorması gereken hayatî sorular bunlar. Ve cevabını bulduğunda hayatın gizemini, en azından kendi için ne ifade ettiğini bulmasına yarayacak olan sorular. İnsanın amacını bulamayıp savrulmasını, resmin bütününü göstererek sadece sorun çözüm odaklı yaşamasını önlüyor. Tabi bunlar benim için görüşlerim. Insanın hayatı sorguladığında düştüğü sorular denizini çok iyi ifade edip, hissettirebilmişsin. Ellerine sağlık ��
YanıtlaSilBu güzel yorumun ve paylaştığın güzel düşüncelerin için ben teşekkür ederim canım arkadaşım :))
SilŞevval kızım.Sana tam layıkıyla ziyarete gelemedim bugüne kadar.Kitap yorumlarını sırayla okumak istiyorum, fakat bu yazın var ya, beni o kadar mutlu etti ki.Bilye örneği, hiç bir şey rasgele değil,bunu herkes düşünemez, belki aklına bile gelmez...Sorgulamalarım o kadar yoğun ki, hiç sıradan düşüncelerle yetinmedim.Bloğumda Şikayetname adı altında yazdıklarım yaradılışımız hakkındaki düşünmelerim sonucu aldığım kayıtlardır.Hala bir ufacık sır peşindeyim.Benim gibi bu konuyu irdelemenden mutluluk duydum.Benim kızım mimarmış.Ne güzel.Başarılar dilerim Şevval'ciğim.Sevgiyle öpüyorum seni.
YanıtlaSilAyy Ece Ablacım asıl ben gelip layıkıyla okuyamadım bi türlü yazılarını baştan, kusura bakma. Bilye örneği, benim de çok sevdiğim bir örneklemedir; Kaos Teorisini çok severim, ordan öğrenmiştim mantığını. Beğenmenize ve sizi bu kadar etkilemesine çok çok sevindim :) Ben de devamlı sorguluyorum ama bazen de öyle bir an oluyor ki kelimelere dökülmek istiyor bu sorgulamalar; bu yazım da onun bir dışavurumu sanırım. Gerçekten beğenmenize, sevmenize nasıl mutlu oldum anlatamam :):) Ben de en baştan başlayacağım Şikayetname adlı yazılarınıza :) Çok teşekkür ederim Ece ablacım güzel dilekleriniz için, iyi ki varsınız :) Kocaman sevgilerle :):)
Sil