Hayata Dair Sorular



Şu hayatta herkes bir şeyler istiyor. Bir plan, bir gelecek; hedefler, çabalar ve hayal kırıklığı. Belki azıcık bir mutluluk istediği, belki uğrunda ölünecek bir amaç, belki kendin olmak, tamamen özgürlük, sevilmek belki de… Her ne olursa olsun herkes savruluyor bir yana. Yönetim, sistem, gelenek, aile, ırk, din, dil, cinsiyet; şimdi her şeyi bir kenara bırakalım: Biz neden buradayız? Ne istiyoruz? Neden 'var’ız ve amacımız ne? O büyük resim var ya hani, nerde o? 


Kaçımız ne kadar, nereye kadar sorguluyor bunu bilmiyorum, ama şu bir gerçek ki; gerçeği öğrenmenin acısındansa basitliği, görmemeyi seçiyoruz. Aslında şuracıkta, tam önümüzde… Uzatsak dokunacak elimiz. Gerçeğe bu kadar yakınken bir bu kadar da uzak olmanın anlamı ne?
Çok fazla soru soruyorum, çünkü cevaplardan fazla soruların olması gereken bir konu bu. Ne kadar sorguladığın ve ne kadar kabullendiğinle alakalı aslında biraz… Mesela her şey yolundayken, mesela mutlu olduğun anlarda bile bi boşluk, bir an nereye gidiyor bu hayat demiyor musun? Soruların var, farkındasın ama cevap alamayacağından o kadar eminsin ki reddediyorsun sormayı. Çünkü görmezden gelmek kolay, görmezden gelmek basit ve düz; kafa karıştırıcı değil. Herkes bu yoldan geçmiş, böyle yaşamış, böyle ölmüş işte; sende böyle geç, böyle yaşa, böyle öl diyorlar. Cidden ‘böyle’ olmasına izin mi vereceksin? O zaman sen neredesin? Başkasının çizdiği yolu yürüdüğüne göre ‘sen’ olmanın anlamı ne?

Sorular fazla, cevaplar sorulardan da fazla. Kimisi güç diyor, kimi enerji; kimi din diyor, kimi her şeyi reddediyor. Ben sana burada kendi cevabımı da verebilirim, ama yol gösterirken seni de kapıp götürebilirim. Dolayısıyla benim doğrum bana, senin ki sana. Herkes kendi doğrusunu bulmalı. Umarım ortak doğruda birleşiriz. Ben ancak sana soruları gösterebilirim. Sorgulaman gerekenleri. Ot gibi yaşama. ‘Etrafa gram katkın olsun.'(1). Hiçbir şey bulamadıysan, hiçbir yol doğru gelmiyorsa en azından kalk bir ağaç dik. Kimseye zararın olmaz. Bakarsın o ağaç gün gelir sana duacı olur. Hiçbir şey yapamamışsan bile, boşuna yaşamamış olursun böylece.


Sorulara gelince, soruları yazdım aslında; tüm metin bir soru. Sorgula onları. Sorgula mesela neden yaşadığını, bir karıncanın aynı anda neden yaşadığını da sorgulayarak. Sorgula mesela evreni, etrafa saçtığın minik bilyelerin bile rastgele dağılmadığını anlayarak. Sorgula kalbin nasıl pompalar kanı, elektronlar çekirdeğine düşmeden dönebilirken. Ama doğru sorgula, kalkıp internette sorgulayıp; sonra bulduklarını doğru sanma. Daha çok kaybolursun. Aklını kullanmayı unutma!

Ve şimdilik iyi bak kendine, tekrar görüşmek üzere…

Görsel kaynak: https://unsplash.com/photos/oMpAz-DN-9I 
                          https://unsplash.com/photos/CND1MBxLA6M 

(1) Ahmet Şerif İzgören - Süpermen Türk Olsaydı Pelerinini Annesi Bağlardı (sf:14)

Yorumlar

  1. Çok güzel bir yazı olmuş canım arkadaşım. Aslında herkesin hayatta en az bir kere sorması gereken hayatî sorular bunlar. Ve cevabını bulduğunda hayatın gizemini, en azından kendi için ne ifade ettiğini bulmasına yarayacak olan sorular. İnsanın amacını bulamayıp savrulmasını, resmin bütününü göstererek sadece sorun çözüm odaklı yaşamasını önlüyor. Tabi bunlar benim için görüşlerim. Insanın hayatı sorguladığında düştüğü sorular denizini çok iyi ifade edip, hissettirebilmişsin. Ellerine sağlık ��

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu güzel yorumun ve paylaştığın güzel düşüncelerin için ben teşekkür ederim canım arkadaşım :))

      Sil
  2. Şevval kızım.Sana tam layıkıyla ziyarete gelemedim bugüne kadar.Kitap yorumlarını sırayla okumak istiyorum, fakat bu yazın var ya, beni o kadar mutlu etti ki.Bilye örneği, hiç bir şey rasgele değil,bunu herkes düşünemez, belki aklına bile gelmez...Sorgulamalarım o kadar yoğun ki, hiç sıradan düşüncelerle yetinmedim.Bloğumda Şikayetname adı altında yazdıklarım yaradılışımız hakkındaki düşünmelerim sonucu aldığım kayıtlardır.Hala bir ufacık sır peşindeyim.Benim gibi bu konuyu irdelemenden mutluluk duydum.Benim kızım mimarmış.Ne güzel.Başarılar dilerim Şevval'ciğim.Sevgiyle öpüyorum seni.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ayy Ece Ablacım asıl ben gelip layıkıyla okuyamadım bi türlü yazılarını baştan, kusura bakma. Bilye örneği, benim de çok sevdiğim bir örneklemedir; Kaos Teorisini çok severim, ordan öğrenmiştim mantığını. Beğenmenize ve sizi bu kadar etkilemesine çok çok sevindim :) Ben de devamlı sorguluyorum ama bazen de öyle bir an oluyor ki kelimelere dökülmek istiyor bu sorgulamalar; bu yazım da onun bir dışavurumu sanırım. Gerçekten beğenmenize, sevmenize nasıl mutlu oldum anlatamam :):) Ben de en baştan başlayacağım Şikayetname adlı yazılarınıza :) Çok teşekkür ederim Ece ablacım güzel dilekleriniz için, iyi ki varsınız :) Kocaman sevgilerle :):)

      Sil

Yorum Gönder

Ne düşünüyorsun, benimle de paylaş :)

Popüler Yayınlar